13 Ekim 2010 Çarşamba

UÇURUM'LAR



Hangi benim’ in körebesi

kimi sobeledi

hiç bilmiyorum

sanki derimin döşemesi düştü yere

-almaya eğilmiyorum-

kim bilir bu kaçıncı

ağır tanlar altında kalışım

sağır sultanlar duydu yakarışımı da

belki ben oralı olmuyorum

oysa ki şüphelenmeliydim

hep bir kahpe izi bulurdum zira

dudaklarımda

yudumlarken kahvenizi

bir gün derdim

bir gün belki mutlaka giderdim…



hangi senin albenisi

beni ebeledi

hiç bilmiyorum

sanki bedenimin üşümesi geçti de

-inatla ürpermiyorum-

kaç ömürle buluşacağız bundan gayrı

bizi sadece bir ölüm sevse de

kaç kokunun gülü ayrı ayrı

kim göze alsa biraz

zordur çünkü yar kenarında çiçek açmak

kim denese değişmez

tek kişilik değildir

birbirine tutunmak

onlar işte bu yüzden

(size) orman değil

(ama bize) -uçurum’lar-