22 Aralık 2010 Çarşamba

SOĞUK KUYTULARDA DÜŞÜNCE




soğuk kuyulara düşünce

fısıltıların

aldırma

sahipsizdir söylediğimiz her söz

nasıl olsa

taş duvarlarda bir gölge

sadece nefesimiz

biri çığlık attığında

diğeri sussa

böyle yosun kaplamaz üzerini

her değmediğimiz

kulağına bir müzik çalındığında

üzülür gibi bir çocuk

en sevdiği şarkının

sözleri çalındığında

yerle yeksan

yanaklarında büyüttüğün

gözyaşların

akranların unutmuş

yetim sevmenin her hecesi

darıldığında

her cevabın bilmecesi

sağılmış taze süt gibi

akıyor

suskun dudaklarımda

bir elveda hepsi hepsi

bilmediğin

gidemediğin yollar

-onlar zaten senin değildi-

dağıldı

arapça dualarında ezberin

bir tekerleme sanki kaybolduğum

tekerlekler dönerken

ağzında kör rehberin

mürekkep kokarmış bilmezdim

boğuluyorum

senle dolu şimdi

kör kuyularda sözlerin…

BİR AÇIMLIK İKİ TOMURCUK



bazen iki çiçek yan yana yaşayamaz

ayaz vurur birine de

diğeri

tomurcuklarını asla unutamaz

sel alır gider

iki kırık saksıda

ağlar

ser verir kimi

ıslık çalarak mezarlıklardan geçer gibi

sırdaştır ne söylese

karanlıkta kökleri

yel eser

dökülüverir emekleri

yele sor

ıslaktır

her damladığında

baştan aşağı etekleri

tek kral vardır hayatta

tek saltanat, tek kaftan

biri giyinse

diğeri çıplaktır

sürülür Kaf’ tan

canına su serper

yüreğin dağlanmışsa

her tohumda

renk verdiği yere kan oturur

yan bakar biri

kendi doğumuna can olur

biter elbet

diner bir gün

kin tükürmüş acısı

vaktidir

tam sırasında yapılır

ateş olur

yürür toprağa aşısı…

2 Aralık 2010 Perşembe

KARAYEL SENİN KAVALYENİM




hasret bizim yurdumuz

pusulasında yönlerim eksik

karanlık üzerimde emanet

öyleyse kopsun fırtınalarda

en ince yerlerim

ne de olsa

hangi yöne essem biraz karayelim

nedendir bilinmez

nerede rüzgar iki kapı aralasa

illa ki birinden girilmez

cesaretimiz

göğüs kafesinde hapis

zafer işaretimiz de

malesef lades kemiğiniz


cennet benim yurdum

vuslatın da yönleri kayıp

kovulduk üzerinize afiyet

öyleyse kırılsın beddualarla

en ince yerlerim

bulunsun iki kişi arasında

en bilinmez değerlerim

ne de olsa

hangi dereye izsem biraz yara selim

nedendir bilinmez

nerede nehir iki kola ayrılsa

illa ki birinden gidilmez

sefaletimiz

derin sularında varis

mezar taşımız

maalesef deniz feneriniz



-cehennem bizim buluşumuz

hazırız

artık kendi pınarında

ka(y)nayacak kurtuluşumuz-