21 Ekim 2013 Pazartesi

İKİ YATAK ARASI, BİR ÖMRÜN MOLASI


sanırım her şeyi gördüm…

ihanetler vardı ki

iki yatak arasında

bu yüzden derisini sıyırdım ömrün

onları kabus diye adlandırıp

kan ter içinde

gözyaşlarımı Judah’ nın darağacında öldürdüm

kehanetlere karşı

ziyadesiyle kördüm

bir oyundu her rüyanın ardı

işin içinde kirli bir “soyun” vardı

derimi sıyırdı ömür

an’ı

seyran edip bekliyordum

tel örgüler dardı sensiz gözlerimde

gizlerimde bir takım densizlikler vardı

jiletler dolaşırdı

intikam peşinde sözlerimde

her beden kendi mezarını arıyordu

güneş

bir türlü mevsimini bulamamıştı o hasatta

İsa çarmıha kendi bedenini taşıyordu

neyse ki

hiçbir yer

dertlerime yataklık etmiyordu

iki yatak arasında

bir darağacı vardı ki

üzerinde çocuklar ve salıncaklar

bana ileri geri konuşurdu

yaltaklık ettim aslında Azrail’ e

çünkü mevsiminde öleceğime inanıyordum

sanırım her şeye sövdüm

ibretler vardı ki

iki mezar arasında

bu yüzden yenisini diledim ömrün

onları habis diye adlandırıp

can ter içinde

-söz-

yaşlarımı Tuna’nın nar ağacına gömdüm…