2 Şubat 2008 Cumartesi

KALEM EFENDİSİ

Kalem efendisi

her dem yorgun

asabidir kendisi

iş dönüşü çıkarken yokuşu

nefesi sabırsız

sanırsınız ha yığıldı, ha yığılacak

gözyaşları parke taşları

dar bir yola vurur kendini

ahşap evler unutturur derdini...



Kalem efendisi

her dem yorgunmuş

eskiden de ağrılıymış kendisi

ilk öpüşü çıkarken yokuşu

nefesi sabırsızmış

kız sanmış kalbi durmuş, duracak

kızın gözyaşları imiş

koyun şimdiki boz taşları

boz taşların narına

çok gitmişler o deniz kenarına

deniz her daim hırçın

ak kaşıkmış oysa gökyüzü

ılık güneş çıkarken yokuşu

nefesler sabırsız

sanırlarmış gökyüzü yıkıldı, yıkılacak...



Kalem efendisi

şimdi her daim yalnız

sancılıdır kendisi

iç çekişi çıkarken yokuşu

oyun etmiş ona nabzı

sabırsız

geçmiş hayatının baharı

sere serpe gözlerinden

sanmış ha yaşamış, ha yaşayacak

gözyaşları ayağına takılan mezar taşları

zor bir yola vurmuş kendini

ahşap evlere unutturmuş derdini...

Hiç yorum yok: