2 Şubat 2008 Cumartesi

USTA CAMİYE GİTMİŞ

El değmeden diktirdim ruhumu

ruh terzisine

ölçüsüz yaşamaktan sökülmüştüm

birden ölçü alacağı tuttu benden

dedim kilometrelerce teyel lazım bana

oysa birkaç santimdir bu beden

ruhumu urganla bağladım

uçurtma yaptım eskiden

az sabretsem uçardı elbet

terk-i diyara uzun inceden...

incir çekirdeğini doldurmaz

ele avuca sığmaz bu külfet

göndermeye çalıştım da olmadı

iğne deliğindendir yolları...

sen yıllardır ona övgü yağdır

sonra da gel bana küfret

semer oldu sırtımda düşünceler

gezdim epey bir yol ben de

düşündüm bedenin ütüsünü kim eyler?

dedi ruhum ‘Bilen var mı gökkuşağı nerede

kamburunu kolalarmış tertemiz bir derede’

anladım o vakit

envai çeşit renkleri

beyazda toplanıyor hep

bizimkinin denkleri...

zürefanın düşkünü

ruh terzisinde düş günü

söyledi

fazla değilmiş benim yara(!)

tuttu patiskadan yaptı

kefen bezime bir arşın yama

meğer usta camiye gitmiş

bu çırakmış

terzi ruh dikmeyi Allah’ a bırakmış

e ben zaten elbise bilmezdim

bilseydim ruhumu getirmezdim

dar zamanda, çok lira

anmam o dükkanın adını bir daha

kandırılmıştım

halbuki medet uman çoktu

el açarken enayi gibi

beyimiz yanımda yoktu...

ben de böylelikle bıraktım kendimi

dilenirken hepsine hatırlattım derdimi

atıyorum artık onu bedenimin terkisine

el değmeden diktirmeye gitmiştim oysa ki

ruhumu ruh terzisine...

Hiç yorum yok: