2 Şubat 2008 Cumartesi

UYAKSIZDI YAŞAMIM

Hafifletici bir nedendi

hafif-meşrep bir dünyada

ölmeden önce mazlum olmak

manzum hikayeler gibi olabilirdi

benim de herkes gibi yaşamım

ama uyaksızlığı seçmiştim nedense hayatta

mısraları öylesineydi onların

öylesineydi gene tuzakları

her şeyi önce yalnız yapmıştım

kimseye zarar vermemek için

önceleri yapayalnızdım

sonra baştan aşağı yanlıştım

garip boşluklarda hep baş aşağıydım sanki

beynime kan yürüdüğünde...



beynime kan yürüdüğünde

yürüyordu telkinler ebeveynlerin dillerinde

zarif tenhalara sindim böylece

bence iyiydi ama beğenilmedim

zaten benim de beğenilerine karşı

hafif bir rahatsızlığım vardı

uyaksızdı yaşamım

yaşarken her şey benim

oysa ölünce toprağındı bedenim

ruhumu uçurtma yapmasam da

ruhum olmasa da zifiri gecede el feneri

zaaflarımla alay edilmesini sevmezdim...

oysa ki enteresan meziyetlerim bilinmez

densizliğime mesela kurşun geçmezdi

varoluşta benim bildiğim

kimse kimseye el sürmezdi

asılsızdı bildiklerim

söz sahibi bildiklerim hep akılsızdı

sivrildiğim yegane olay

vurdumduymazlığım oldu yaşamın darbelerine

oysa ki askerleri pek sevmezdim

lakayt günlerimin ardında

elimde kalan hep talandı

öyleyse hırsızlık;

ele avuca sığan somut bir kavram

‘İlahi Adalet’ insafsız bir yalandı

büyük sorgucuların çalınmıştı bilgileri

-olsa dükkan benimdi- elbet!

kumdan kalelerim vardı ki benim

hendeklerinde yengeçler yüzerdi

kimse el süremez

ama ‘BÜYÜ’ deyip geçerdi

asla büyümedi çocukluğum da

oysa ki sadece

beslenme saatinde beslenmezdi

ana-okulunda

arkadaşlarımın anasına sövmeyi öğrendim

baba-ocağında dinamit yerleştirmeyi

zaten fitilli yaşam da bomba gibi hazır

hünerlerimle eşdeğerdi

kabiliyetlerimin ortaya çıkması

daima an meselesiydi

ya ben saatsizdim sürekli

ya da evrenin zamanı derin-dondurucudaydı

zira herkes mayo alırken

bana hep dondurucu kış düşerdi

düşününce baharlar da iki taneydi hani

telli-duvaklıydı GELİN’ ciklerin resmi

gayet açık bir şekilde

yapraklarıma orak değerdi

karşılık olarak bıçaklarımı bileyip

yolunu kesiyordum her düğün arabasının

zarf içerisindeki paraların

mektubunu aramakla geçti ömrüm

yeni doğan cümlelerimin böylece

hep tohumuna para saydım

böyle kurdum basit dünyamın temellerini

bari inşaattan anlasaydım...

Hiç yorum yok: