2 Temmuz 2009 Perşembe

KÜÇÜKTÜR ELLERİNDE NE TUTSAN




küçüktür ellerinde ne tutsan

tutsak sanki her değdiğin

ve hep kayıptır nedense

türlü hazinelerin

avuçlarından dökülür

solgun nar çiçeğin

ateşi sönmüştür artık

har çiçeğin

her çiçeğin mevsimi geçmiş

esmiştir esmesi gereken tüm rüzgarlar

dert yoktur kırışık alnında onun

-sadece yorgun birkaç damla alın teri akar-

anasının ak sütünü içer gibi içer suyunu

küçüktür ellerinde ne tutsan

tutsak sanki su da -her şey gibi-

ve hep yalındır nedense

türlü esareti

düşünür

bölerken ekmeğini usul usul

her şey sessizce mi kaybolur

nar çiçeği neden suskun

küçüktür ellerinde ne tutsan

tutsak sanki her çiçeğin

ve sadece dokunup geçmiştir nedense

türlü mevsimlerin

bu kadar aylaklık yeter

karnını doyurmuştur

kazmasını eline alır

“bismillah” der

dünyayı sığdırır kazmasına

küçüktür oysa ellerinde ne tutsan

tutsak sanki her kazdığın

ve hep kayıptır nedense

türlü hazinelerin

kara çarşaflı kadındır toprak

bir türkü gibi dudağında Veysel’ in

çatlamış ellerle dokunur

çatlamış eller dokunur

küçüktür ellerinde ne tutsan

tutsak sanki her beklediğin

ve hep hatırlatır nedense

benden esirgediklerin...

1 yorum:

Adsız dedi ki...

güzel..