2 Şubat 2008 Cumartesi

DÜŞ DEVŞİREN

Tozlarını savurarak

şu üzerime amansız gelen ne?

apansız dileyen benden yalnızlığımı

beni türlü tuzaklarla yeneceğini bilen

beni benden önce sezen ne?

hem yetimliğimi

hem kalabalık oluşumu

bana kalan boş bir küpü

göz yaşlarımla doldurduğumu bilen ne?

topraklarımı ordusuyla kirleten

toplarımı, tüfeklerimi

sırf gülmek için

örümcek ağlarıyla ören kim?

ne ki beni iten boşluğa

azap atlarıyla üzerimde tepinen

krallığımın karanlığı ortasında

beni çırılçıplak bırakarak

kimsesizliğe çırak yapan ne?

kim, zamanı zorbalıkla savuşturacak

ruhumu gerçekle buluşturarak

zaferimin üzerine kılıcını koyan?

düşlerimi zalimce devşirip

huzurumu kaçırarak

kimdir sonra izinsizce huzuruma çıkan?

sen

sensin demek gecenin gücüyle

ruhuma çelmeler takan!

altın kakma nefesini

hem gürz, hem kalkan gibi kullanan

bil ki

sen zulmün efendisi

ne benim zaferimdir solan

ne de bir kuraldır

‘Kalıcı olabilir kılıcı olan!’

Hiç yorum yok: