Durdum sonunda
ben durunca dünya duruldu
yaz sarıdan, kuş darıdan af diledi
korkuluk evine döndü yatağına kuruldu
uyandı uykudan potuk
yastığına zürafa kondu...
durdum ben de sonunda
baktım ki işler yolunda
girdim zalim cadının koynuna
kurtulunca sonra büyüsünden
indiriverdim süpürgeyi boynuna
gittim sonra cennet bahçesine
buluverdim birkaç tane iyisinden...
orada ne gürültü, ne kavga
kol kola tilkiyle karga
maymun düşmüş yalnız karakola
ehh insana benzer ne de olsa
doğa bizden neden çeksin
akıllı olmak doğru yolsa...
doğru yolda eğri deve
şaşkındır benzemez hiçbir şeye
bir çekiç, bir de eğe
kafi çöl yapmaya Kaf dağını bile...
koca akıl, onca hile
yetmez bazen en uyanık file
evi yansa söndüremez
hortumunu hatırlatır, kızar itfaiye
tek bir hayvan korkmaz bundan
silinmesin diye ruju
kafasını çukura gömen devekuşu
duymaz ensesinde yürüse cinler
o yeraltında volkmen dinler...
dostu olmuş bizimkinin
kazma dişli köstebekler
diş fırçalamaktan vakit bulurlarsa
ne var, ne yok kemirirler
talan olur valla kaplumbağanın arsa
gider o da başka yere
iki yıl sürer başlaması yemeğe...
yemek denince aslan var
onunla sofraya oturan yanar
Kaf dağını yemiş de
bulamamış insanlar...
anka kuşu şaşırmış
uçan halı marifetini aşırmış
beş bostana kıran girmiş de
yılan buzdolabını kaçırmış
sevinmiş bu işe ejderha
kilitleyemez beni içine demiş bir daha
tavşan şaşmış yılanı duyunca
‘yazık, iş bulmuştum sana
10 altın verseler
girmez misin hokkabaz şapkasına
ben emekli oldum olalı
sevindiremiyor hokkabazlar çocukları
palyaçolar oyalıyor idareten
gıdıklayarak pandaları’
ne isterler bu karşı koymaz ayıcıktan
gözleri kararır kahkahadan
bayılıverir hemen şakacıktan
durdum ben de sonunda
sirke gittim gecenin onunda
baktım kanguru beleşe getirmiş
yavrusunu taşıyor donunda!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder