diyelim ki ben ilktim
-az biraz geciktim-
yer yoktu anlamaya
çünkü ağlamam değişikti
mıh gibi çakılıydı ağızıma
çığlıklarım
sessizlik o zamanlar ciddi bir işti
nedense kayıt ettiğim kasetler
hep yanlışlıkla silinmişti
her vaktin akşamı
bir tek bana değerdi
babam bağırırdı sürekli balkondan
doğru düzgün bir adam olmam
küçücük bir “eğer”di
kızlar vardı hayatımda
-her kim ki gözlerine bakar
kendisinde bir başkasını yitirirmiş-
hakikaten
bilmediğim
gizler vardı
sonra döküldü her şey ansızın
azar azar
savrulan her yaprağa çünkü
her mevsim sonbahar…
ser vermedi o sene köklerim kışa
-kurtuldu başım-
sır vermedi hiçbir kız da
yoktu bilakis
zerre arkadaşım
biber toplardım bahçeden
kimsesiz usulca
domatesler uyurdu tarlalarda
uyandırmazdım
beklerdim sabırla
hep kimsesiz buluyordum
kendimi zira
akıl uyanınca
o yüzden içiyorduk belki
geceleyin bir ömrün dergahında
kahkahalar eşliğinde kahroluyorduk
ben Şeyh’iydim bu şehitlerin
suda yürüyordum
senin her daim dalgasızdı denizlerin
cennet bahçesinden çocuklara yer bakıyordum
diyelim ki ben tektim
-az biraz delirdim-
yer yoktu anlatmaya
çünkü anlatmam değişikti…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder