14 Ağustos 2010 Cumartesi

VARLIKLA YOKLUK ARASINDA



Nereye gitsem

her yerde azım

varlığın yetmiyor artık

yokluğun da lazım…


-sıcaktı-

sicim gibi aktı üzerimden

üzgünlüğüm

güneşli bir yaz

kavurucu sıcaklar

bugün işte ikinci günüm

yanıyor evraklar

duman duman her yer

her cephede

eridi yazla küskünlüğüm

Ankara

gizlemiş kendini sıcağa

Ulus Meydanı’ nda

silah zoruyla esir alınmış özgürlüğüm

nereye gitsem

her yerde azım

varlığın yetmiyor artık

yokluğun da lazım…



-sıcaktı-

minik bir esinti değdi neşeyle bacağıma

bir kedi gibiydi

bu sefer sevdirdi illa kendini

asfalt çalışması yapıyor sıcakta işçiler

cehennemin karasını

42 derecenin Ankara’sını yapıştırıyorlar toprağa

bense bu yollardan

hangisini seçsem

her yerde azım

şerit gibi akıyor asfaltta gözyaşlarım

yokluğun hafif kalıyor artık

varlığını da taşımam lazım…



-sıcaktı-

uyurgezer gibi bir sevda

saçma bir başkentte rehber

-aba misali sarıyor bedenimi-

her yer birbirinden ayrı olsa ne fark eder

kaybolmuşa her yer birbirine benzer

kimin evinde misafir olsam

“burada olmamalıydım” derdim

kimi evimde konuk etsem

misafir biraz bendim

nereye gitsem

her yerde azdım

nefessiz kalmış sessizlikler

oysa çığlığa bile razıyım

varlığın yetmiyor artık

yokluğunu da ağırlamam lazım…

Hiç yorum yok: