ben öldüm…
damarlarımdaki kan buz kesti artık
üşüyorum
kar yağmadı henüz
kartopu oynayamayacağız sanırım
gözlerime dokunuyor şimdi bu aralık
ellerimle tüm tutamadıklarım
ben güldüm…
kış vurmadan 3 mevsimi gördüm
3 kurşun sıyırdı gönlümü
sırlarımı senden başkasına anlatamadım
yersizdi umudum
yurtsuzluğun bende tanrı misafiri oldu
ben kimsenin bahçesine
böyle güzel çiçek olmamıştım hiç
sen de kimsenin evinde zaten
böyle kalabalık değildin
sövdüm ben de…
40 kabirde
40 azap çekerken
kan tükürdüm soğuk mezar taşıma da
sana döndüm
tövbe ettim sonra karanlığıma
yırttığım kanatlarımı
kalktım yeniden ördüm
uçmak…
uçurtmalarda duruyordu işte
duru olman beni yordu
güldüm
çünkü
çünkü
içimde bir bir
uçan balonların çırpınıyordu
onlarla sana yükselmek ne kadar zordu…
1 gün vardı içimde sevmediğim
1 ömür sakince beklediğim
sonra tuz buz oldu şehir
içimdeki tüm kaleler yerle bir
neyle savaştığımı asla bilemedim…
ben kördüm…
aklımın kördüğümlerini
el yordamıyla çözemedim
bekle dedi bana 1’ i
bekleyemedim
giz soğuk bir battaniye gibi
üzerimi örtüyordu
üşüdüm sonra…
ortasında kardan adam gibi cehennemin
şimdi her yer yeni
ardımda her bıraktığım
gözlerimde eriyordu senle ilgili
Azrailler vardı
orakla çiçek toplayan içimde
İsrafiller yalnızlığıma ıslık çalardı
ocağıma ilk defa kor değdi
kan ter içinde bir gündü
zor değildi
kendimi atmam bu diyardan
İkarus gibi
İkarus gibi
kanatlarımı annem örmüştü
yündü
ben artık dündüm…
uyanmamak için
can çekişiyordum hülyalarından
ecinniler çanlar çaldı da
uyanmadım derin sevdalarından
mızraklar sapladılar dillerime
sana tek bir ses edemedim…
ben gördüm…
yanaklarımdaki yaşlar tuz kesti artık
ölüyorum
dağlanmadı gözyaşlarım henüz
kırpmıyorum gözlerimi ağlamamak için sanırım
sözlerime dokunuyor şimdi bu aralık
ellerimle tüm tutamadıklarım